18 Şubat 2011 Cuma

İkilem

  İnsan yirmialtı yaşına geldiğinde hala ne zaman susacağını, ne zaman dürüst olacağını ve hala yirmialtı yaşında olması gerektiği gibi olmadığını öğrenememekte ısrarcı olabiliyor. Ve bunu öğrenemediği, susamadığı, yalancı olamadığı her an birilerini kırıyor olabiliyor..

  Sana/size yalanlar söyleyemediğim için kırıldığınızda kırılıyorum.

  Keşke sizde size yalanlar söyleyenlere kırılsanız diye çokça içerliyorum.

  Yalan dünyanın, yalan insanları olmayı, çoğu mutlu yalanı, çoğu mutsuz gerçeğe yeğlemeyi seviyorsunuz biliyorum.

  Sizi yalan rüyalardan, gerçek mutsuzluğa uyandırdım diye bana kızıyor, güceniyor, darılıyorsunuz ya
o zaman anlıyorum ki uyandırmaya değer değilmişsiniz.

  Pişman olmuş insan, birileri tarafından kırılmış, üzülmüş ya da terk edilmiş insandan çok daha acınası durumda oluyor çoğu zaman. Çünkü pişman kişi içinde bulunduğu durumun tek sorumlusu oluyor ve hep diyor ki keşke yapmasaydım/yapsaydım. Suçlayabilecek hiç kimse yok, tek suçlu sensin ve suçlu olmamak için çok geç..

  Ve ben pişmanım sizi doğrulara layık gördüğüm için..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sence?

Derdi kendi ile olana derviş, Sevdiği ile olana mecnun diyorlar. Derdi varoluşsal olana ne dendiğini bilmiyorlar. Anlıyorum ki derdi derin o...