25 Ekim 2012 Perşembe

Arkadaş dediğin bir sosyal mecra dünyasında bulmamalı seni ya da gerçek dünyada kaybetmemeli.. Ben seni sosyal mecrada bulmadım.. Gerçek dünyada da kaybetmedim.. Ne oldu bilemedim.. Bir şey oldu anlamadığım bir şey.. Anladığım kadarıyla senin mutlulukların benim acılarımı unutturdu.. Öyle olmaz sanmıştım ben.. En sevdiğinin acıları unutulmaz sanmıştım.. Ben senin mutluluğunu çok severim de, bencilliğimden olsa gerek, en çok kendi mutsuzluluğumu hatırlarım.. Senin unutttuğun zamanlarda bile! Hem ben ne olursa olsun senin acılarını unutmam, unutamam.. Hani elimle tuttuğum şeyleri, gözümle gördüğüm şeyleri..

1 Ekim 2012 Pazartesi

Tek basima raki icip, yan masadaki fasili dinliyorum diye kizma bana.  Can bu cekiyor iste. en cokta yalnizken cekiyor, eksikken cekiyor. sen olsan seni ceker, sana dokunmak ister. sen baskalarina, baskalari sana, ben yalnizliga dokunurum. canimin cektigi rakiya sarilirim. sen kendi hakliligina sarilirsin. belkide tutamadigin sozlere...

22 Ağustos 2012 Çarşamba

  Yarım, çeyreğinin bir kısmını dolduracak kadar bir sevgi vardı ya da vardı sanıyorduk.. Olduğu kadardı sevgi ya da olabileceği kadar. Tam bir adı yoktu, olduğu ya da yeteceği kadarının.. Tam bir sevginin adının olamayacaığı gibi olduğu kadarının da bir ismi olamazdı zaten kaldı ki o da olmadı! Yettiği kadarı da yetmedi, olduğu kadarı da olmadı.. . Kimse olduramadı..Kimse olmasını istediği kadar olduramadı sevgiyi..! her ne ise olmadı işte. Olamazdı da..!

7 Ağustos 2012 Salı

Boş ve karanlık bir odaya baktığında görmen gereken kocaman siyah bir boşluk olması gerekirken, insan neden ve ne için hayatta en korktuğu şeyleri boş ve karanlık odaya bakarken ya da düşlerken görür ki? Hayatta tüm kazıkları canlı ve renkli insanlardan yemiş biri niye boş ve karanlık bir odadan kötülük bekler ki?

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Leyla ile Mecnun

-Gitti işte! Sanki böyle buram acıyo gibi.. Sanki buram çok acıyo gibi oldu şimdi.. Bu acı geçiyo mu?

- Evlat bak. Hayat zaten acılarla dolu. Tatlı tarafları da var ama yani hayat genelde acı.. Ama bu acıları yaşamak gerekiyor.  Yani aslında bu acıları yaşadığın zaman sen güçlü oluyorsun.


- Ama ben güçlü olmak istemiyorum ki ben şekerpareyi istiyorum.!


- Gitti işte.. Niye gitti ki? Gitmeseydi noolurdu ki nolurdu, noolurdu yani?


- Gitsin ya yürüsün gitsin.

 Gitmeyince de olmuyor.. Geliyor yine olmuyor..

- Ama ben onu çok sevdim.

 Ne güzel gözleri vardı ama dimi? Kocaman gözleri vardı.
 Ben daha ona seni seviyorum demeden, sevdiğimi söylemeden gitti.
 Anlamış mıdır acaba benim onu sevdiğimi o?

- Anlamıştır abi işte ceketini aldı..


- O yüzden mi gitti?


- O yüzden gitmedi de..


- Gitti işte...



*25 Haziranda biraz daha kirlendim.

*Bir senelik miktar ebatında şeyler öğrendim.

*Öğrendiklerimi çoğu sınavda unuttum.


*Kainattaki  yirmi yedinci yılımı da umarak geçirdim.. Umduğum değilde korktuğum başıma geldi yine.


*Ve sen beni ne çok sevdin yalnızlık.. Düşmedin yakamdan..


*Hoş geldin yirmi sekizinci yaşım; bir yeni umduğum.. ve yine sen mi geldin yalnızlığım..? Nerede kaldınız hayal kırıklıklarım..?



*Peki aldığım hediye sayısı kadar mı arkadaşlıklarım..?

24 Haziran 2012 Pazar

Bu gece de çok güzel şeyler yazdım, yazdıklarımdan mest oldun farz et..!

13 Haziran 2012 Çarşamba

40

daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim ,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim ,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim ,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim ,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim ,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim ,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim ,  daha fazla özlemeyeceğim.. kırk kere söyledim umarım,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim,  daha fazla özlemeyeceğim. kırk kere söyledim umarım olmuştur..

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Yine mi sen Olric?

 Okuduğum kitaplarda yer almanı sevmiyorum..
 Seninle aynı ismi taşıyan insanlara senin isminle hitap etmeyi de..


Telefon numaranı sildiğim andan sonra arayan her tanımadığım numarayı -Olric..? diye açmayı sevmiyorum..


 Aklımdan geçtiğin her andan olduğu gibi aklından geçmediğim her andan da nefret ediyorum..
 Ama senden edemiyorum.. 

7 Mayıs 2012 Pazartesi

6 Mayıs 2012 Pazar


'Birileri gelir hayatınızın merkezine oturur sonrasında ilk durakta bir yarıçapcasına merkezinizden uzaklaşır sizi yarım bırakır.'

4 Mayıs 2012 Cuma


Çok seven iki insanı kıskanıp, aşık olmaya karar verdim. Evet ilk kez açıklıyorum burada: Aşık olmak istiyorum. Karşıma çıkan ilk insana aşık olup. Sevgi dolu bakışlar içeren resimler çekip, facebook'a koymak istiyorum. Sonra insanlar benim sevgimi kıskansın onlarda aşık olsun istiyorum. Aşk böyle yayılarak çoğalsın, herkesin profil fotografı sevgi dolu bakan gözlerle dolsun.. Çok bir şey değil lan sadece birbirinizi kıskanıp sevgi dolun istiyorum.. Sevsenize oğlum birbirinizi. Kıskansanıza sevgilerinizi. Yarışsanıza daha mutlu olmak için.


11 Ocakta yazmışım bunlar.ı Sonra aşık olmuşum. Sonra sevgi dolu bakışlar içeren resimler çekmişim. Facebook'ada koymuşum. Kıskanıp aşık olduysanız eğer size çok büyük kötülük etmiş olabilirim.. Hiç bir şey göründüğü gibi değilmiş oğlum.. Sevmek çok güzelmiş te. Bitince çok zormuş...

1 Mayıs 2012 Salı

İyi ki varsın demek için çok erken mi diye düşündün mü hiç?
Ben düşündüm, çok hem de..!
Yani aslında ben senin düşündüm. Yani sen öyle demiştin..
Yalan yok sana çok inanmıştım..
Düşündüm sanmıştım..
Düşündüm... Çok hem de..
Düşün müydüm, değil miydim? düşündüm..
Değildim, değilmişim...!
Ama yinede düşündüm..
Ne kadar da değildim diye düşündüm..
Ben hiç üşenmedim, hep düşündüm..



24 Nisan 2012 Salı

Aşk iki elinle yaptığın kalp gibi..
Kalp şeklinde yastık gibi birazda..
Ya da kalbe benzettiğin bir bulut..
Belkide bulut şeklinde bir kalp..
Aşk az çok kalbe benzeyen her şey gibi..
Mutlu eden her şey  aşk gibi..
Ama değil..!
Aşk mutluluk değil...
Aşk yukarıda sayılanlar gibi ama;
Yani aslında aşk seni hep mutlu edecekmiş gibi..
Ama sadece gibi..


21 Nisan 2012 Cumartesi

Yirmi nisan bugün. Bugün bir çok şeyin önceki haline geri döndüğü gün..! Bugün dediğin, yirmi nisan dediğin, üç yüz altmış beş günden sadece biri belki de! Yani belki senin için öyle demek. Benim içinse çok şey demek.. ya da boşver demek işte.. Sadece boşver demek.. Acıyı boşver, mutluluğu boşver. Hem zaten acıda sevgi de geçici şeyler, mutluluk ta öyle.. Kalıcı ne var ki?

Neler, kimler, hangiler, neredeler geçip gitmedi mi hayatından..!  Ne kaldı elinde demiyorum.. Kalan tek şey ve en önemli şey hayat. Evet hayat basit ve en kıymetli şey HAYAT..! Biri kalbini çalabilir, biri güveninin çalabilir ama hayatını çalamaz...

2 Nisan 2012 Pazartesi

Sar baştan 2012...

Bugün yine hızlı kullandım arabayı ve yine geç kalktım.
Bugün yine bir sürü derdim var diye düşünerek uyandım.
Bugün kimseye günaydın demedim!
Bugün" mart ne kadarda kötü olurdu sen olmasan" diye düşüneceğim kimse yoktu yanımda..
Bugün abimin geldiğine sevinemedim.
Bugün bütün ailemi aynı masada oturduğunu gördüğümde mutlu olamadım.
Dün bir şey kötü oldu diye bugün her şey kötü oldu..
Dün keşke bir sigara daha yakmasaydın diye bugün bir sigara yaktım..

26 Şubat 2012 Pazar

ve mesela şimdi ve mesela yarın ve mesela belki.. ve mesela bir çok zaman belki ya da kim bilir..

başlıklar, ve'nin sonuna konulabilecek bağlaçlar o kadar fazla ki! Ben kendime o kadar fazlayım ki!

Bu ünlemler hayatımda o kadar fazla ki!

Eskiler, yeniler, şimdikiler, sonrakiler, aynılar, biraz farklılar, çok farklılar...

Az önce buradaydı, gideli çok oldular, bir gün o  olacaklar..

Kapadım gözlerimi gerçekleri görmek için değil, hissetmek için! Açtım gözlerimi gerçekleri görmek için değil, göremediğimi hissetmek için!

22 Şubat 2012 Çarşamba

N'aber Cicim?

  Cicim ayları bittiyse eğer var gücümüzle bir açık kovalamaya başlayabiliriz hemen.. Hem istesek o kadar kolay buluruz ki! Olmayan şeyleri bulduğumuzda zaferimizi kutlamak adı altında gösterdiğimiz suratsızlık, bir nevi zafer işareti aslında.. Bu haksız suratsızlığı giderebilmek adına ortaya konan gülümsemeler dahi "sabrımı zorlama" duvarına çarpıp dönüyorsa eğer.. Bil ki o gülümsemeleri hiç hak etmemişsin aslında ve bundan sonrasında o saf gülen gözlerle bakan gülümsemeler eskisi kadar içten olacak mı acaba?


Edit: Dinlenilesi şarkılar aylar sonra güncellenmiştir..

5 Şubat 2012 Pazar

Sen sandığım şey...

  Bazı cümleler var sadece dört kelimeden oluşup, dört sayfada anlatamayacağın kadar dolu.. "Sen sandığım şey belki benim yüreğimdi." gibi. Bu gerçeği bu cümleyi kurmadan anlatamazsın. Neyi neye benzettiğini, neye neden bu kadar güvendiğini ve neden bu kadar aldandığını daha ne kadar basit anlatabilirsin ki?

 Bugüne kadar bizi aldatanlar sevdiğimiz ya da güvendiğimiz insanlar değildi belkide! Sadece ve sadece yüreğimizdi ve biz her seferinde kendimize aldandık. .halbuki ben kendime aldanmaktansa başkaları tarafından aldatılmayı yeğlerdim. Kendime karşı bu kadar acımasız olmayı kabullenemiyorum çünkü. Kime, ne kadar güveneceğimi dahi bilemiyorsam eğer, herkese ondan önceki kadar güveneceksem eğer.... Gelen gideni aratır mı bilemem ama giden gitmiştir acıyarak öğrendim. Kimse bir önceki kadar güvenilir ya da güvensiz olmayacaktır, olmamalıdır da.  İnsanlar, senin güvendiğin kadar güvenilirdir. Ve sen, sen ol güvenme kimseye, yüreğine bile..

14 Ocak 2012 Cumartesi

Sevgili U.E.T.

  "Bugün nasıl olduğunu sorsam, yarın cevabını dudaklarından okuyabileceğim bir zaman dilimi içinde mektup yazmak aklı mantığı ters köşeye yatırsa da zaman mefhumunun göreceli olduğuna inanlardanım. Bu yüzden her şey bana yakın ve her şey bana fazlasıyla uzak. Senin gelişine az kaldı ve daha çok var...

  Günün kahvesi eşliğinde yapılan lezzetli sohbetin üstünden aylar geçti ve her şey daha dün gibi. Bir sonrakine az kaldı ve daha çok var...

  Yazamıyorum. Kendimi tüm eşyaların içine tepiştirilerek konulduğu bir bavul gibi hissediyorum. Ve Viktor Navorski'nin bavulu olma olasılığım çok yüksek. Geldiğim yere dönemiyorum, gideceğim yere de varamıyorum. Yazamıyorum ama bekleyebilirim.

  Görüşmek üzere..."


diye mektup almışlığım var. Döner döner okurum..

11 Ocak 2012 Çarşamba

Çok seven iki insanı kıskanıp, aşık olmaya karar verdim. Evet ilk kez açıklıyorum burada: Aşık olmak istiyorum. Karşıma çıkan ilk insana aşık olup. Sevgi dolu bakışlar içeren resimler çekip, facebook'a koymak istiyorum. Sonra insanlar benim sevgimi kıskansın onlarda aşık olsun istiyorum. Aşk böyle yayılarak çoğalsın, herkesin profil fotografı sevgi dolu bakan gözlerle dolsun.. Çok bir şey değil lan sadece birbirinizi kıskanıp sevgi dolun istiyorum.. Sevsenize oğlum birbirinizi. Kıskansanıza sevgilerinizi. Yarışsanıza daha mutlu olmak için.

Aşkın Tarifleri

Size aşkı tarif edeyim mi? Aşk eşittir tüm sevgi ile bağdaştırdıklarınız!  Aşk, sizin tüm umutsuzluğunuz Ve aşk sizin tüm umudunuz! Ve üzgün...