31 Mayıs 2011 Salı

Garip

  Bir Pazartesi uyanıyorsun, gözlerin kan çanağı. Hayır az değil altı saatte uyumuşsun. Hiç normal değil bu kırmızılık. Neyse diyorsun başlıyorsun güne. Her geçen dakika artan bir yanma başlıyor gözlerinde. Biraz kapasam dinlendirsem gözlerimi diyorsun. Deniyorsunda bunu. Gözlerini her kapadığında, kenarlarından bir kaç damla süzülüyor. Açıyorsun, yanıyor. Kapıyorsun dökülüyor. Ağlamıyorsun ama göz yaşı döküyorsun. Dökmediğinde acı çekiyorsun.

  Bazı olanlara kızsam mı üzülsem mi bilmiyorum! Kızsam içim yanıyor, üzülsem gözyaşlarım dökülüyor. Her ikiside hiçbir şeyi değiştirmiyor..

30 Mayıs 2011 Pazartesi

  "Her mutluluk bir gün şaşırtır sizi" demek; bir gün biri size "Nasıl ya..!" dedirtecek, demektir.

24 Mayıs 2011 Salı

  Orada olmadığım değil, olamadığım zamanlara üzüldüm en çok. Olmadığım değil, olamadığım kişiliklere özendim hep. Olduğu gibi değil olması gerektiği gibi yaşadım hep.

22 Mayıs 2011 Pazar

Olduğu kadar!

  "Küçükken yaşın tutmaz, büyüyünce yüzün!" demiş Vedat Özdemiroğlu. Çokta güzel demiş. Yapmak istediğimiz bir çok şeyi  ne zaman, neden yapamadığımızın özeti bir cümle.


  Herhangi bir şeyi yapabilmek için hangi yaşımızın tutacağını biliyor muyuz ya da ne durumlarda yüzümüzün tutması gerektiğini bilebilecek kadar hayat tecrübesi biriktirdik mi acaba? Tecrübenin katsayısının ne olduğunu, ne kadar üzüntünün, ne kadar hayal kırıklığının ya da kaç sayıda alınan yanlış kararın, ne kadar tecrübe ettiğini bilmek isterdim. Ben tecrübeliyim diyebilmek için kaç kadar kazık yemiş olmalıyım mesela? Aldığım her yanlış karardan kendime bir ders çıkarmış olmalı mıyım yoksa yediğim kazıkları sindirmemiş olsam da tecrübe havuzum biraz daha dolmuş olur mu?
  Ben düşündüm taşındım ve artık birilerine "merhaba" diyebilmek için yüzümün tutacağı yaşa geldiğime karar verdim. İyi şeyler bazen bir "Merhaba" bazende "Bu ne kadar?" demekle başlayabiliyor ve yine iyi şeyler bazen kocaman bir sessizlikle bazende bir "Senin alamayacağın kadar." la bitebiliyor. Senin yüzün tuttuğu ve bir merhaba diyebildiğin için her şey güzel olacak sanmıştın halbuki değil mi?

  Kimin söylediğini ya da yazdığını hatırlayamadım bir söz daha var; "Bana mutluluğun tanımını yap deseler, sadece şunu derim: Kısa sürer." Daha önce hiç olmadığım kadar pozitif olarak şunu söyleyebilirim; "Hiç sürmeyedebilirdi!"

15 Mayıs 2011 Pazar

8 Mayıs 2011 Pazar

Görsel

  Son birkaç günde yazamadığım yaklaşık bir aylık farkı kapattım sanırım. Bunu da yine çokta umrunuzdaymış gibi açıklayayım dedim..
  Bugün değinmek istediğim yegane konu ise google sayesinde fazlasıyla aşina olduğumuz görsel denen şey. Görsel, çok güzel bir manzara olabilir, görsel çok güzel bir kadın resmide olabilir..! Görsel çok güzel şeylerin resmi, izdüşümü olabileceği gibi çok çirkin bir şeyin çok güzel bir yansıması da olabilir. Çok güzel bir şey çok çirkin bir görselliğe sahip olabilir ve yine çok çirkin bir şey çok güzel bir görselliğe sahip olduğunu sanabilir ve bir çok şekilci bu görselle avunabilir.
  Madem ki google dan yola çıktık örneklemede, ordan devam edelim. İnsanoğlunun kimisi aradığı kişiyi kelimelerde ararken bir çok diye sayabileceğimiz kişilerde görsellerde arayabiliyor. Sen ya kendini güzel diye adlandırıp koyarsın ya da sen kendini, kendi kelimelerinle bir yazıda anlatırsın. Bu yüzden sen ya olmadığın kadar güzel görünürsün ya da her kelimende alabildiğine sen olursun. Kelimelerden yarattığın görselde en çirkin sen bile en güzel başkasına vazgeçilemezsin...!

6 Mayıs 2011 Cuma

Güncel

  Bugün size çok güncel bir olaydan bahsedeceğim. (Siz kimseniz artık). Merakla beklediğiniz güncel konu pek tabi benim. Gülmeyin, merak etmediniz mi bugün ne yaptım, ne ettim? Bunun neresi güncel demeyin, ben her gün kendimi güncelliyorum. Tamam hiç biriniz inanmadınız buna biliyorum. Bugün hiç yapmadığım bir şey yaptım ben, bile bile, göz göre, birinin zarar göreceğini bile bile yalan söyledim ben. Neden mi yaptım? Merak ettim çünkü? Birinin kalbini bile bile kırmak nasıl bir şey diye? Bir yapan bir daha yaptığına göre iyi bir şey bu galiba diye düşündüm.. Şaka lan şaka bugün yine doğrusunda ben zarar görecek olsam da yine doğruyu söyledim. Sizse yine yanlış anladınız. Sahi siz kimdiniz?

3 Mayıs 2011 Salı

İki

  Bu yazıya da "Hayat bazen" diye başlamak istedim her zamanki gibi. Bunu bugün fark ettim yazdığım her yazının bir yerinde, başında ya da ortasında "Hayat bazen" diye bir şey geçiyor. Bugün fark ettim ve anladım ki "hayat bazen" diye bir şey yok. Bahsettiğim bütün bazenleri toplarsak eğer, her zamanlaşıyor hayat! Bizim herkesleştiğimiz gibi.. Ünlü tekerleme gibi artık tüm insanlar "Siz bizim herkesleştiremediklerimizden misiniz?" diye sıkça ve çokça sormalıyız. Herkesleştiremediğimiz herkes üstünde daha çok baskı kurmalıyız. Herkesi, bizleştirmeliyiz en kısa zamanda. Farklı kimse kalmamalı. Artık farklılıklar bile benzer olmalı..! Karşılaşatığımız insanların hiç kimse ya da her hangi biri olmasına izin veremeyiz. Gördüğümüz, duyduğumuz, düşündüğümüz herkes evet aklımıza gelen herkes tek kişi..!
 
  Bir biz varız bir de herkes. Kocaman dünyada sadece iki kişiyiz..!

Aşkın Tarifleri

Size aşkı tarif edeyim mi? Aşk eşittir tüm sevgi ile bağdaştırdıklarınız!  Aşk, sizin tüm umutsuzluğunuz Ve aşk sizin tüm umudunuz! Ve üzgün...