4 Ekim 2010 Pazartesi

Ne gitmek? Kim kalmak? Kaç özlemek?




  Bazı sorular var ne cevap versen doğruyu bulamadığın. Cevabını tek bir kişinin veremeyeceği sorular. Tek başına altından kalkmayacağın yükler gibi.. Hani biri bir el atsa ne kadar kolaymış aslında diyeceğin şeyler. İki kişilik hayatlar işte.. İki kişilik soruları tek bir kişiye sorarsan alabileceğin tek yanıt sana soru olarak geri dönecektir.
  Özlemek, sevmek, affetmek, güvenmek gibi şeylerin elle tututlur bir ölçü birimi yok ne yazık ki! Bu yüzdendir ki ne kadarını, kim kadarını hiçbir zaman tam olarak bilemeyiz ve yine kimin bizi tam olarak ne kadar sevdiğini, bize ne kadar güvendiğinide . Ya sevmiyordur ya seviyordur ya da çok seviyodur, ya güvenmiyordur ya güveniyordur ya da çok güveniyordur. Ne yazık ki bizde duygular sadece üç seviyeyle ölçülebiliyor. Olmalıydı mutlaka bir yerde sevginin, güvenin, korkunun bir ederi, pahası olmalıydı. Bu gibi duyguları ancak kıyasla anlatabiliyoruz ne yazık! Ahmet'i Mehmet'ten daha çok sevmek kadar anlatabiliyoruz sevgimizi. Sana ondan daha çok güveniyorum diyebiliyoruz sadece ya da yılandan daha çok korkuyoruz köpekten korkumuza oranla.
  Her yeni sevgilimize onu bir öncekinden daha çok sevdiğimizi söylüyoruz. Peki ya bir tavan noktası yok mu bu sevgi denen şeyin. Çok düşündüm bu sevginin, korkunun, güvenin ve bunun gibi ölçülemeyen birçok şeyin üzerine. Yani o kadar ki yazıyı bile aruzla, hece ölçüsyle ölçüyoruzda neden duygularımızı ölçemiyoruz, tartamıyoruz..
  Benim en korktuğum diyalog ise şu;

- Beni seviyor musun?
-Tabikide seviyorum..
-Ne kadar seviyorsun mesela?
-Hayal bile edemeyeceğin kadar çok...

  İyi ama sen zaten "seni çok seviyorum" desende ben onu hayal edemiyorum ki? Ben hayal edebileceğim ölçü birimlerinden bahset istiyorum. Ben istiyorum ki aşkta herşey ölçülebilir olsun.. Bana kimse kucak dolusu öpcük getirmesin mesela çünkü ben kucağım ne kadar çok öpücük alır bilmiyorum. Kimse bana "ben senin kadar duygusal değilim" demesin. Çünkü bende bir başkası kadar duygusal değilim. Hal böyle olunca seni kendimle mi yoksa olamadığım o insanla mı kıyaslamalıyım bilmiyorum.
  Peki ya sevgi anlayışı denen şey? Seninle sevgi anlayışımız farklı diyenlere soruyorum. Bu sevmek işi sözlükte her karakter için farklı mı tanımlanıyor? Artık kimse;
- Sevdim ulen işte ötesi yok
demiyor mu? Artık herkes kafasına göre mi seviyor?

Çapını bilme meselesi;


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sence?

Derdi kendi ile olana derviş, Sevdiği ile olana mecnun diyorlar. Derdi varoluşsal olana ne dendiğini bilmiyorlar. Anlıyorum ki derdi derin o...