23 Ekim 2010 Cumartesi

İlk tercihim yalnızlık!

    Bir seçenek var önümde, uzun zamandır değerlendirilmesi gereken. Hani tozlu raflarda beklemiş yıllarca derler ya öyle birşey işte.  Bilmiyorum ne kazanırım bana sunduklarını seçsem. Peki ya ne kaybederim elimdekilerden vazgeçsem.
    Kaybetmekten korkmuyorum aslında bunu biliyorum. Her gün gittiğim yoldan değilde bir diğerinden gitsem bugün. Dönsem baksam geriye, ne bırakmışım diye.. Göreceğim tek şey ayak izlerim olur biliyorum. Benim için elimdekilerden vazgeçmek diye bir seçenek yok biliyorum. Elimde olanları düşünyorum, iş mi, para mı, çok sevdiğim biri mi yoksa aile mi? Sanırım hiçbirine sahip değilim. Her seçmek bir vazgeçmek diyorlar ya bunu söylerken benim gibilerden haberdar olmamaları kötü olmuş kanımca. Zira tezlerini çürütmekten başka bir işe yaramıyorum.
    Ne zor şey birçok kişi için kalmayı ya da gitmeyi seçmek! Benim içinse gitmeyi seçmek o kadar kolay ki..
Elimde olmayanı kollamak kadar saçma birşey yok. Ama biliyor musun ne var İstanbul; sende bana dair hiçbişey yok. Evet lafım sana İstanbul; bekleme beni gelmiyorum. Çıkmıyorum köprünün üzerine ve bağırmıyorum "Sen mi büyüksün, ben mi?" diye. Çünkü biliyorum sen büyüksün İstanbul! Sanma ki savaşmadan bıraktım, pes ettim, vazgeçtim. Çünkü biliyorum ki uğruna savaşılacak kadar güzel değilsin! Elimdeki hiçbir şeyden vazgeçilemeyecek kadar değersizsin hatta! Biliyorum kimse vurmadı bunları yüzüne. Birde benden aldığın bir mutluluk var İstanbul, bırak dönsün bana artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sence?

Derdi kendi ile olana derviş, Sevdiği ile olana mecnun diyorlar. Derdi varoluşsal olana ne dendiğini bilmiyorlar. Anlıyorum ki derdi derin o...