24 Aralık 2016 Cumartesi

Şimdi buraya yokluğunu mu yazayım yoksa
Aklımda yokluğunla varoluşunu mu?

24 Kasım 2016 Perşembe


”İyi ya, madem ki hepimiz günün birinde çekip gideceğiz, o halde bunca matem, bunca kahır niçin? Sizinkisi matem değil zaten, korku, korku! Hayat demek, ölümü beklemek demektir. Az çok hepimiz denizi, yıldızları, ağaçları işte falanları filanları göreceğiz, birçok şeyin tadına bakacağız, sonra da ister istemez “Gidiyorum Elveda” şarkısını söyleyeceğiz. Öyleyse, gidenin de kalanın da gönlü hoş olsun.”

21 Ağustos 2016 Pazar

Ayrı kefeye koy seni, beni.
Aynı kefeye koy sizi, bizi.
Aşkı, sevgiyi değil de,
Hüznü, kederi aynı keseye koy.

Tut paçalarımdan ters çevir salla
Tut kollarımdan ters çevir, gerisini biliyorsun zaten.
Cebimde de, koynumda da aynı şeyler.

Tut evreni köşelerinden,
Tut kederimi ellerinden,
Salla sallayabildiğin kadar!

Tut yakamı iki elinle
Tut ve salla.
Ne varsa yere düşen,
Ne varsa havada kalan,
Ne varsa bana dair,
Şimdi hepsi aklında!

10 Ağustos 2016 Çarşamba

 Çok güzel kaybediyorum inançlarımı. Öyle güzel ki itiraz edemiyorum bu duruma. Filmin ikinci yarısı ne zaman başlayacak diye merak ediyorum! Umarım sonu güzel bitiyordur filmin, seyrine doyum olmuyordur umarım.

 İnandığım şeylerden vazgeçmek bir kaybetmek mi onu tam olarak bilemiyorum ama her kaybetmek bir doğrudan vazgeçmek onu biliyorum. Bu sürekliliğe yanlış doğrular seçtiğimden mi yoksa gerçek doğruları zamanla yanlışlaştırdığım için mi üzülüyorum. Belki de üzülmeyi kendime alışkanlık ediniyorum kim bilebilir.

 Şimdi dönüp baktığımda arkamda bıraktığım her şey doğru, yaşadığım ve yaşayacağım her şey ise yanlış olacakmış gibi hissediyorum. İnsan düşünen bir varlık olmamalıydı, doğruyu ve yanlışı ayırt edebilememeliydi. Şimdi böyle canı acıyor insanın. Yanlışlarına bakıyor ve bunu ben yaptım dedikçe kahroluyor.

26 Temmuz 2016 Salı

Hangi dünyanın hangi zamanına denk geliyor varoluşumuz ya da hangi zamanın hangi dünyasında yok oluyoruz!

18 Mart 2016 Cuma

Bir şeyler var senin orada, benim burada sandığım!
Orada da burada da eksik olan bir şeyler.

Bir yerde hata var.
Nerede olduğunu bilmediğim bir yerde hata var.

Bir de sandık var nerede olduğu mühim olmayan.
Olduğu yeri mühim sanan,

Unuttuğum şeyler vardı sandığın içine koyduğum.
Orada ya da burada olması mümkün değil.

Derdi kendi ile olana derviş, Sevdiği ile olana mecnun diyorlar. Derdi varoluşsal olana ne dendiğini bilmiyorlar. Anlıyorum ki derdi derin o...