11 Aralık 2010 Cumartesi

Bunu unutma, hatırla ama..





  Boğazıma dizilen ya da dilimin ucunda diye yıllarca biriktirdiğim kelimelerden, bir yazı hazırladım kendime.. Yazı aklımda, kelimeler dilimde, tuşlar elimin altında ama düşmüyor hikaye şu sayfaya, ne olduysa yazılmıyor çok yazılası olan bu ruh hali..

 Ben korkardım eskiden birilerinin hayatında yer etmekten ve birinin hayatından kovulduğum zaman kızardım, birinin hayatında yer etmekten korktuğuma.. Çünkü kovulduğum her insan yer etmişti benim hayatımda ve bundan hiç korkmamışlardı.. Zaten ben kimsenin hayatında yer edemem ki o kadar iz bırakabilen bir insan değilim, olamamda!
Tek düzeyim ben, birazda sığ bir karakter.

  Kendini, kendi hayatında karakterleştiren biriyim işte. Başkalarının hayatlarında bir karakteri oynayabilirsin ama kendi hayatının başrolü olmak zorundasın. Gel gör ki kendi hayatının başrolünü bile başkalarının çizdiği karakter olarak oynuyorsun.. Kendi hayatında bile bütün başroller kapılmış ve bütün yan karakterler sensin..

  Biri bana dedi ki sanma ki sen herkes gibisin, sanma ki geldin biraz mutluluk çokça sıkıntı verdin gittin. Ben hep sandım ki güzel bir yazdım ve yerimi bahara bıraktım.. Dedi ki sen en güzel yazdın ve hep öyle kalacaksın. Sevinemedim ben buna, ben ne yaz olmak istemiştim ne bir ilkbahar ne de bir başka mevsim.

  Ben zor sevdim seni sevgili! Şimdi daha zor sevmelerim.. Şimdi kimi sevsem sen diyemem. Çünkü kimse sen değil. Ben artık kimseye seni seviyorum diyemem. Keşke yine sen olsan seni sevsem..

Ben bunları yazarken bunu dinledim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sence?

Derdi kendi ile olana derviş, Sevdiği ile olana mecnun diyorlar. Derdi varoluşsal olana ne dendiğini bilmiyorlar. Anlıyorum ki derdi derin o...