30 Kasım 2010 Salı

-de -da

Dahi anlamına gelen  -de -da eklerinin ne zaman dahi anlamına geldiğini bilmediğimden olsa gerek..
-de -da ları ayıramıyorum ait oldukları kelimelerden.
ve bunu siz dahi anlamıyorsunuz...

28 Kasım 2010 Pazar

somewhere over the rainbowl

başımın üstünde bulut

gözlerinin geçtiği  bulutlarda gezinir ruhum

bulutlar
bulutlar ki
köpük olup
yok olursa diye
dokunamam korkumdan

bilirim olurlar

bir sokaktan iner gibiyim
kokusuna ulaşır gibi denizin

indikçe içime çeker gibiyim
çektikçe yaklaşır gibi sona

adını unutmaya aldım
hatırladıkça geri sardım

bilerek değil

her defasında hatırladım
 
 
     mor kedi

Taslaklar

09.10.2010

Kendimizi ne kadar çok tanıyoruz sorusuna takıldım bu seferde.. Neyi ne kadar iyi yapabiliyoruz, biliyor muyuz? Ya da neyi ne kadar yapamıyoruz? Hangi filme ne kadar ağlarız, kime neye güleriz, ne zaman heyecanlanırız? Aslında bunlar kolay olan sorular, zor olan ise; baskı altındayken

23.10.2010

Her yeni güne zamasınzlıkla başlayanlar var bir de parasızlıka..

28.10.2010

   Anlatmak istediklerine giriş cümlesi uyduramayanlardanım biliyorum. Ya tanım yapıyorum giriş cümlemde ya da karşılaştırma. Konunun özüne inmek gibi biraz ama aslında değil!

19 Kasım 2010 Cuma

Bir kez ve çok kez..

Yazmak isteyip yazamadığım akşamlardan bir tanesi daha bu da kayda geçilsin..
Çokça ve sıkça yazamıyorum ben..

18 Kasım 2010 Perşembe

Beş Paragraflık Hayat

Yalnızlıkla alıp vermediğimiz çok ya bizim
Hani lanet okuruz ya hep yalnızlığa.
Sevgilimiz yok ya bizim,
Her sessizlikte kendi elimizi tutuyoruz ya,
Kendimize sıkı sıkı sarılıyoruz ya!
Bu sefer öyle değil işte!


  Evet bu sefer öyle değil işte, benim için hiçte öyle olmadı zaten! Ben her arkamı dönüp baktığımda kocaman bir boşluk gördüm. Kimseye koşup sarılamadım, ağlayamadım omzunda kimsenin. Belkide kimseye ağlanılacak bir omuz olamadığım içindir. Belkide bambaşka birşeydir.

  Ben sizin sevildiğiniz kadar sevilmedim. Sevilmemek için çok da iyi nedenlerim vardı belki bilmiyorum. Neyse suçum, neyse hatam siz yaptırdınız bana.. Çünkü siz yetiştirdiniz beni. Beni ben yapan sizdiniz. Beni öfke içinde büyüten, olmamamı canı gönülden isteyen. Olduğumu gördüğünüzde olmamışım gibi davranan...

Sahibinden satılık bir çocuk gibi büyümek,
Bir ederin, bir pahan olduğunu bilmek,
Fiyat etiketi koparılmamış bir hayatı yaşamak,
Önce zor, sonrasında sıradan...

?

Ne olduğunu bildiğini sanıyor musun?
Kimi, ne kadar sevdiğini biliyor musun mesela?
Biliyor musun ne kadar sevildiğini?
En çok kim seviyor seni tahmin edebiliyor musun?
Hiç yanılıyor musun tahminlerinde?
Seni en çok sevenin dahi, her gün her an sevdiğine inanıyor musun gerçekten?
Seni seven herkesi seviyor musun sende?
Peki ya sevmeyenleri de sevebiliyor musun?
Sevmeyenlerde seni sevsinler diye şirin gözükmeye çalışıyor musun?
Başarabiliyor musun peki?
Sanıyor musun ki iyisin, güzelsin?
Güzelliğin ne kadar çirkin farkında mısın?
Çirkinliğinden hoşnut musun?

Gerçekten sen bu musun?

14 Kasım 2010 Pazar

Tut Yüreğimden Ustam


Tuncel Kurtiz - Tut Yüreğimden Ustam


Tut Yüreğimden Ustam
Ustam!
Aklım firarda.
Gözbebeklerimde müebbet hüzün,
Dilimde ay kesiği bir yara,
Düşüm kırık dökük,
Umudumun boynu bükük,
Bir öksüzün omuzlarında sukut.
Yüreğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara düşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin.

Ustam,
Ne zaman o senin bildiğin zaman,
Ne sevda gördüğün masallardaki.
Eskiden,
Halı tezgahında dokunurdu aşklar,
Nakış nakış, körpe kız ellerinde.
Mendillere yazılırdı isimler,
Yüreklere kazılırdı gizlice.
Sevdalılar asil ve de yürekli
Sevdalar, kavgalar iki kişilik.
Oysa şimdi;
Çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
Meşru sevdalardan,
Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
Günahkar gecelerden.

Beni herkes sevdaya asi sanır,
Oysa aşk, beni nerde görse tanır,
Hasret tanır,
Zulüm tanır,
Ölüm tanır,
Yüzüm yüzümden utanır.

Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne…


Şiir Serkan Uçar'a, seslendirme Tuncel Kurtiz'e aittir.

Dreamer

Yeni bir hayalin ucundan tutarken insan, yıkılan diğer hayallerin ucunu bırakır mı?
Bir hayal kurarken, bir diğerini yıkar mı?
Peki bir hayal gerçek olsa, kaç hayal yalan olur?

Dün akşam bir hayalperesttim rüyamda..
Çok hayal kurdum, az gerçek gördüm.
İşim gücüm bir gerçek içinde düş görmekti..

10 Kasım 2010 Çarşamba

Kime göre, neye göre?

Kim derdi uzun yollar yürürken,
Kimsenin önemsemeyeceği manzaraları tapar gibi izleyeceksin!
Kim bilebilirdi çirkini güzelden daha çok seveceksin.
Ve kimdi çirkin, kimdi güzel?
Anladım ki çoğu anlamsız güzel, kimi anlamlı çirkin!
Ya ben?
Hem gereksiz, hem çirkin!
Sonrasında bitkin...

1 Kasım 2010 Pazartesi

Acılı Karışık

Mezesi rakısına karışmış bir sofra.
Rakı mezesine küsmüş,
Sofranın tadı kaçmış.
Keder hüzne yanaşmış.
Hüzün, kürdi hicazkar kadar yalnız.
Yalnız "bu ne hal?" denemeyecek kadar halsiz!

                                                   27.10.10

Derdi kendi ile olana derviş, Sevdiği ile olana mecnun diyorlar. Derdi varoluşsal olana ne dendiğini bilmiyorlar. Anlıyorum ki derdi derin o...