12 Temmuz 2013 Cuma

Hayaller, beklentiler, istekler, arzular.. Bütün bunları kategorize etsek, aklımıza gelecek ilk konu başlığı "ardı arkası gelmeyen şeyler" olurdu heralde..

Kim bilir?

İnsanın neyi, kimin yaptığını bilmediği zaman "kim bilir" sorusunu dillendirmesi ne garip.. Bilmediğin bir şeyi kimin bildiğini bilmemek sorusu.!

Velhasıl Kelam

  Selam yine ben ve tabiki yine siz. Yani kabuk tutan yaralarım. Kabuk tutana kadar ne çok kanadınız. Yaralarım, kabuklarım, kanıksamalarım hep anlayın istedim; ben biraz büyüdüm. Büyüdükçe sizler küçülürsünüz sandım. Yine sandığımla kaldım. İnsanın vücudunun aynı yerinde farklı yaralar çıkabiliyormuş anladım. Farklı acılarda, farklı büyüklüklerde aynı acıtmalarda! Halbuki ben saklamıştım sizleri kimse görmesin diye ama sanırım en çokta ben görmedim sizi sakladığım yerlerde. Görmedikçe geçtiniz sandım. Ben sandıkça siz daha da geçtiniz.

  Selam yine ben! Ve yine siz geçti sandığım yaralarım. Kendi elimle sakladıklarım!

  Velhasıl kelam hoşbuldum..

Derdi kendi ile olana derviş, Sevdiği ile olana mecnun diyorlar. Derdi varoluşsal olana ne dendiğini bilmiyorlar. Anlıyorum ki derdi derin o...