29 Mart 2011 Salı

Tesadüf

  Şu zamanlarda "Tesadüf" diye bir kelime geçince herhangi bir cümle içerisinde herkesin aklına "Aşk tesadüfleri sever" filmi geliyor biliyorum. Filmi izlemedim bilmiyorum. Ancak izlemeden sevmediğim filmler kategorisinde bir numaraya yerleşti kendisi.
  Birçoğunuz çok seviyor, çok beğeniyorsunuz biliyorum. Neden diye soracak olanlarınıza şöyle cevap vereyim:
- Filmin amacı film yapmak değil, insanları ağlatmak olduğuna inandığım için.
- Filmde gösterdiği yeteneklerin, gerçekte hiçbirine sahip olmayan Mehmet Günsür'ü ilahlaştırdığı için,
(Eleman çok yakışıklı o ayrı)
- Senaryo gerçek olaydan esinti ama gerçekte bu kadar abartılı olmadığı için,
(Aşk o kadarda tesadüfleri sevmiyor yani)
- Popüler kültürü filmin en dip noktasına kadar sokarak gişe peşinde olduğu için.
(Bknz. Mehmet Günsür - Eylül Akşamı ve filmde kullanılan bütün müzikler)

  Son olarak sinema konusunda bilirkişi değilim ancak kendimce Aşk Tesadüfleri Sever filminin her insanın yaşadığı sevgi duygusundan yola çıkarak, her insanın yaşamak istediği tesadüfleri kullanarak, bu duyguları her gün dinlediği müziklerle pekiştirerek, her gün tanışmak istediği kadar yakışıklı ya da güzel insanları kullanarak al sana film yaptım demesinden nefret ettim.

İnat

Ne digitürk ne de diyarbakır bilmem kaçıncı ceza mahkemesi hakkında yazmayacağım.
Çünkü haklarında yazmaya değmeyecek kadar gereksiz iki kurum.
Aldırdığınız ve aldığınız karar kadar saçmasınız..!

Derdi kendi ile olana derviş, Sevdiği ile olana mecnun diyorlar. Derdi varoluşsal olana ne dendiğini bilmiyorlar. Anlıyorum ki derdi derin o...